feyman'la dalga geçmeden evvel aldığı eğitimi falan gözetseydiniz iyi olurdu.
verdiği çoğu çekimli fiil örneğinde yaptığı telaffuza "daralma" deniyor. türkçe'de böyle bir şey var.
mesela n-b çatışması denen özellik yüzünden yazımı telaffuza uyacak şekilde değiştirip çarşanbayı çarşamba yapmışsak dilin değişme özelliğini hesaba katarak konuşmak gerektiğini, yazılı olmasa da bazı kuralları takip ettiğimizi veya kolaylığın bizi yeni kural yaratmaya ittiğini anlarız.
ben feyman'ın verdiği örneği hakikaten enerjime bağlı olarak iki türlü de kullanıyorum ve ünlü daralmasının telaffuzda bir zorunluluk olup olmadığından emin de değilim. yani gidicem yerine gideceğim dersem Türkçe'yi bozuyorsam bundan haberim yok. yani bu kural bir beklentiye dair bile olabilir, fikrim yok.
ama kurallar sürekli değişiyor. bakın mesela eski kurallara bakarsak Türkçe'de, İngiilizce'de gibi özel isimlerin yapım ve daha sonra çekim eki aldığı durumda kesme kullanılmalı. çünkü bir kategori olarak Türkçe de Türk gibi özel bir isim. Aldığı yapım eki dünyada var olan tek bir dili anlatıyor, isim hala özel. Ancak bugün bu kural değişmiş durumda.
yazıldığı gibi okuma dendiğinde, dilbilimciler falan bunun her ne kadar yanlış bir tabir olduğunu belirtseler de ben burada sıkça bahsedilen şeyi anlıyorum ve bunu şöyle özetleyebilirim:
dilin alfabesini bildikten sonra bir kelimeyi sıkıntısız okuyabilmeniz yani alfabenin sizde yarattığı telaffuz beklentisinde yanılmamanız.
belirtildiği gibi bir sesli harfin kapalı ve açık formu, kaldırdığımız şapkaların yarattığı nüansın yazımda da bir fark yaratmaması vs. dilimizi yazıldığı gibi okunan bir dil yapmaktan çıkarıyor olmakla birlikte özbeöz Türkçe kelime köklerinden bahsediyorsak bu durum aslında halen geçerli olmuş oluyor.
zaten çoğu dilin yazıldığı gibi okunur genellemesinden uzak olmasının nedeni de barındırdığı yabancı kökenli kelimeler.
car ve cat örneğindeki gibi farklı iki kelimede aynı harfle temsil edilen iki farklı sesi gittikçe daha iyi tahmin edebiliyor oluşunuz, ki ingilizce'de bu çoğu zaman mümkün, sizin heuristic olarak algıladığınız ama adını koyamadığınız bir kurala işaret ediyor. demek ki orada aslında bir kural var yani.
kelime kısa bir kelimeyse ve a'da vurgu varsa, a'dan sonra r geliyor ve kelime r veya r+ bir sessiz harf ile bitiyorsa a "al" derkenki gibi okunuyor. scar, star, smart, start, part, tart, barn, harm, arm, farm, charm, dark, stark, snark, startle, spark, chart, fart, barf, scarf, sharp vs
istisnalara örnek: a'dan önce w gelmesi warm, swarm, swart, warn, warp vs (ama mesela swat bir acronym olarak sıwat olarak okunuyor)
ama a'dan önce sesli harf gelirse okumanın değişmesi istisna değil kural gibi. genelde değişiyor zira. fear, liar vs
ancak kelime iki heceliyken vurgu ilk hecedeyse okuma değişiyor:
"rampart"--> rempırt (açık e)
"standart"--> stendırt (//)
custard, haggard vs...
6 harf ve daha uzun kelimelerde genelde birleşik kelime veya ön ek, son ek devreye girdiğinden bunlar kuraldan muaf oluyor.
ama mesela vurgu ilk hecedeyse, yine aynı şey:
carpet, garment, harbor, harvest, harness, market, sarcastic, sardonic, ardour, ardent,arson vs...
ne zaman nasıl okunacağının tanımı da sanırım kelime kökenlerinin ait olduğu kültürlerle gelmiş.
ancak car'ı neredeyse açık e ile "ker" olarak okuyan İrlandılar, sanıyorum İskoçlar ve belki de bu yerlerden gelip yerleşmiş ve artık İngiliz sayılan çeşitli yörelerden İngiltere insanı da var. Bunlara dialekt denebilir ama orijinini nereden aldığına bakarsak kim bilir belki aslında zamanında dilalekt olan "kar" telaffuzu bugün kural olmuştur.
toparlarsam bence bu işlevsel bir tabirdir. bir dil için bu söylendiği zaman biz, alfabesini öğrendiğimizde o dilin telaffuzunun bizi tahmin açısından çok zorlamayacağınız anlarız. demek ki böyle bir şey de aslında var çünkü bu bir realite. sadece kullandığımız tabir yanlış "neredeyse yazıldığı gibi okunan" diyelim o halde, bitsin gitsin.
0